2 Aralık 2010 Perşembe

dünya kupası maskotları...



blogları kurcalarken denk geldim . belki ilginizi çeker. şuradan

22 Temmuz 2010 Perşembe

süper lig 2010-11 fikstürü

    yeni futbol sezonu herkese hayırlı olsun efendim. buyrun fikstüre.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

ne oldum değil mevzusu

      yukarıdaki fotoğraf lebron'un cleveland cavaliers günlerinden. seçilmiş olduğuna inanarak ve  bilumum artistlikten geri kalmayarak dünyaya şovunu sergiliyor.

     buradaysa kaygısızlardaki kültigin'in yancısı iki saf elemandan biri gibi. dwyane'in yanında o hacı sakalıyla cumadan erken çıkıp dışarda yardım toplayan dayılar gibi biraz mahzun, biraz "ben ne halt ettim" der gibi sanki. bu transferle lebron bir çok insana göre yeni bir jordan efsanesi olmayı tepti ki pek haksız da değiller. hatta kobe ile kıyaslama da artık gereksiz görüşünü de biraz olsun anlayabiliyorum ve destekliyorum. nba'de büyük yıldızların bu lige adım atarken katıldıkları klüplerle bir yere gelmeleri daha çok huşuma gidiyor.  

     miami'nin transferleri ve lebron'un tercihi hala çok konuşuluyor ve eski basketbolculardan yorumlar da gelmeye devam ediyor. bir iki örnek şöyle: 

"kesinlikle bird ve magic'i arayıp ‘gelin aynı takımda oynayalım’ demezdim. şimdi oynasaydım, o üçünü yenmeye çalışırdım." - michael jordan

"lebron hayatı boyunca jordan olamayacak. istediği kadar şampiyon olabilir, bu hamlesiyle tartışmaya dahil bile olmayacak."- charles barkley

10 Temmuz 2010 Cumartesi

son of a ....?


     malumunuz son bir haftadır epey gündemde olan lebron new york'a, lebron clippers'a geyikleri dün sona erdi ve lebron miami'yi seçti. gelen tepkiler iyi-kötü çok oldu ama ny daily news epey kızmış kendisine.  kapağın  tercümesi : kumsalın çocuğu ancak "son of a beach" ve "son of a bitch"in okunuşu epey yakın malum ve hafiften bir "o.. çocuğu" mesajı var kendisine. 

8 Temmuz 2010 Perşembe

dünya kupası kronolojsi


     

      amerikalıların futbolu keşfetmesinin en güzel yanı, medya kullanımı konusunda ders verir çalışmalar yapabilmeleri sanırım. new york times'ın hazırladığı gün gün dünya kupası olaylalrı şurada.

3 Temmuz 2010 Cumartesi

adam keyfine düşkün beyler!

    maradona almanya maçından önceki bir idmanda purosuyla... 


emo dünya kupası






2 Temmuz 2010 Cuma

görücez bakalım!

      dünya kupası çeyrek final maçınıza en iyi nasıl hazırlanırdınız? otel odasında tıkılı kalıp erkenden yatağa girerek mi? başka takımlardansanız evet ancak söz konusu gana ise işler biraz değişiyor. afrika'nın kara yıldızları gece yarısına kadar johannesburg'da bir kumarhanede yediler içtiler hatta kumar oynayıp eğlendiler. ülke tarihinin en büyük maçına 2 gün kala bunları yapmak normal mi sayılmalı? eve dönen ingiliz gazeteleri de boş durmamış hemen eşelemeye başlamışlar mevzuyu. erken dönüşün sebebi olarak capello'nun askeri kamp kurallarından dem vurup "biraz daha özgür bırakmalıydı"ya getirmeye çalışmışlar. ingilizleri boş verirsek, bu rahat ortamın nasıl takıma nasıl bir etkisi olacağını bu akşam göreceğiz hep beraber.

    

güney afrikadan 7 büyük hakem hatası

     ingiltere-almanya maçında frank lampard'ın üst direkten sekip yere çarpan ve geri çıkan topunu hakem göremedi.


     2-2 biten abd-slovenya maçının 86. dakikasında maurice edu'nun attığı bu gol hakem tarafından bir gerekçe gösterilmeksizin iptal edildi. fifa daha sonra web sitesinden"faul vardı" dese de hakemden bir doğrulama gelmedi. bu gol verilseydi dünya kupaları tarihinde ilk kez bir takım 2-0'dan gelip maçı çevirmiş olacaktı. yazık oldu.


    cezayir-abd maçının 21. dakikasında en azından ofsayt gerekçesiyle sayılmayan bir gol var bu kez. c grubunun son maçlarında atılan her golün farklı  takımları bir üst tura çıkardığı göz önüne alınırsa, bu golün değeri daha da anlaşılır. neyse ki amerika 90+'da bulduğu golle gruptan çıkmayı başarabildi ve çok da öne çıkmadı bu olay.


    almanya-sırbistan maçı. selam vermeden sarı kart dağıtan hakemimiz 37. dakikada klose'yi oyundan atar ve 1 dakika sonra moral olarak çöken almanya golü yer. ayrıca bu maçta turnuvanın en kötü hakemini izleme fırsatımız da olur. havadan sudan sebeplerden iki takıma toplam 9 sarı kart gösterir ki oyunun durması için ne gerekiyorsa yaptı diyebiliriz. herhalde epey yorgundu o gün, koşmak istemedi pek...


    brezilya-fil dişi sahilleri maçı... bütün maç ayağına gelen her topla beraber  mütemadiyen faullerle düşürülen kaka, keita'nın rivaldovari hareketleriyle ikinci sarıdan oyundan atılır. ilginç olan ise sert oynayan fil dişi'nin maçı 11 kişi tamamlaması oldu. 


    arjantin-meksika 2. tur maçı. carlos tevezin ofsayt pozisyonunda olduğunu görmeyen hakem golü verir. o esnada staddaki ekranlarda golün tekrarını izlerler ve sanırım dünya başlarına yıkılır. iki takım hakemlerin etrafını sarar: biri iptal ettirmek diğeri golü geçerli saydırabilmek için.  hakemler de golü iptal etmek için  bir an duraklasalar da kararı değiştirmezler ve morali bozulan meksika silkelenip kendine gelene kadar bir ikinci gol daha yer.  ikinci arı iyi oynasa da meksika hakemin ilk goldeki hatasından ötürü belki de haksız bir mağlubiyet alır. 


     brezilya- fil dişi sahilleri maçı. brezilya'nın 2. golünü atan fabiano topu kontrol edene kadar 2 kolunu da kullanır ama eyyamcı hakemimiz kendisine "yürü ya kulum" der. golü de verir. santraya dönüşte yaşanan diyalog ise golden daha saçmadır. 


nba'de transfer mesaisi

    1 temmuz itibariyle sözleşmesi sona eren nba oyuncuları artık istedikleri takımlarla görüşmelere başlayabildiler. twitler sel oldu koca gün gerek oyuncuların gerek takımların açıklamalarıyla. kalkan uçakların haddi hesabı yok. sebebine gelince de başta lebron james olmak üzere dirk nowitzki, dwyane wade, chris bosh, amar'e gibi yeteneklerin free agent olmaları. avantajlı takımlar kimler, salary capler ne alemde sanırım konyalıportlandlılar incelemişlerdir ancak ben de şöyle ufak bir transferleri özetleyen linkle süreci  takibinize yardımcı olayım dedim. buyrun şöyle

29 Haziran 2010 Salı

yüzüklerin efendisi: vuvzela kardeşliği..

        son bir haftadır moşgul olduğumdan görememişim bunu zamanında . neyse geç olsun güç olmasın... gandalf'ın yan yan bakışı çok güzel olmuş.

24 Haziran 2010 Perşembe

orada neler oldu?



malum fransa'nın bize bir 2002 nostaljisi yaşatarak elenmesine tanık olduk. kavgalar, kürüfür-ler, ihraçlar falan oldu ama fransa bu noktaya nasıl geldi? bazı bilinmeyen şeyler olsa da olayların kronolojisi şöyle aşşağı yukarı:

>> domenech futbolcuları tarafından sevilmediğini bilir ancak şu ana kadar yaptığı en iyi şey olan medyaya iyi ilişkiler kurmayı bu seferlik atlar. bu takımın içinde birşeylerin kaynamakta olduğunu haber verir bir bakıma.

>> ribery birkaç ay önce patlak veren seks skandalı nedeniyle pek göze batmak istemez. etliye sütlüye karışmaz.

>> evra'nın kaptan seçilmesine bozulan gallas medyayla konuşmaz. her ne kadar anlaşılarak bu kararın verildiği söylense de görünen o ki bu konuda ciddi sıkıntılar yaşanmış.

>> uruguay maçına 24 saat kala yapılan antremanda maluda ile domenech tartışır. evra'nın araya girmesiyle olaylar yatışır ancak domenech maçta maludayı oynatmaz. böylece maluda da küstürülmüş olunur.

>> meksika maçına iyi başlayan fransa devre arasından sonra resmen elleriyle maçı hediye etti meksikaya. maçın kaybedilmesiyle birlikte kupadan elenme eşiğine gelen fransa'da sinirler gerilmişti. bu gerginliği en üst noktada yaşayan isim ise anelka oldu ve soyunma odasında domenech'e "git kendini s**, sen pis o***** çocuğu" diye bağırdı ve daha sonra kendisinden özür dilemeyi reddetti.

>> evra takım arkadaşını korumak için olayı yalanlasa da anelka'nın sessizliği olayın gerçekliğini kanıtlar nitelikte. anelka'nın tek açıklaması ise şuydu. Bunun nedeni benim canımı yakmak isteyen bir kişi. bu sözlerin ardından takımdaki 'vatan haini'nin kim olduğu tartışılmaya başlandı.

>>bunlar dışında eskiden beri var olan takımdaki gruplaşma ve domenech'in oyuncu tercihlerine futbolcuların müdahale etme girişimlerini de biliyoruz. bu turnuvanın başında da bunlar konuşulmuştu yine. 

>> bir de milli takım ana sponsorlarından biri ya da birkaçının anlaşmalarını fesh ettiklerini yabancı bir kanalın (bbc ya da el cezire olabilir) altyazısında görmüştüm. olay sadece kişileri değil fransa futbol federasyonunun gelirlerini de etkiledi böylece.

   bu aralar sarkozy henry ile görüşecekmiş olan biteni öğrenmek için. umarım başka şeyler de öğrenme fırsatımız olur.


       şu güney afrika maçına kadar çok da umrumda değildi fransa açıkçası. herkesçe beddua edilen bir takım zaten ama şu maçta fransa'yı eleştirdiği için parreira'nın elini sıkmaması var ki  "yeter" dedim. anelka az bile söylemiş sana. çabuk silin tarih sahnesinden.

18 Haziran 2010 Cuma

şampiyon lakers...

Site Meter